Sonların Tanrısı
Jacqueline Holland
SONSUZ BİR YAŞAMIN AĞIRLIĞI MI?
YOKSA SONSUZ KAYIPLARIN ACISI MI?
Anna, 1830’ların Amerika’sında ölümle tanıştı… Fakat ölmeyi başaramadı. Vampir büyükbabasının “armağanıyla” bitmek bilmeyen hayatın ve sonsuz bir lanetin içine geri döndü. Oysa kimse ona seçimini sormamıştı. Yüzyıllar boyunca şehirler, savaşlar, kıtalar arasında sürüklendi; sevdiği herkesi kaybetti, unutmak için kaçmasına rağmen her anı iliklerinde taşıdı. Ölümden güçlü sandığı bağlar, hep onun elinde parçalandı. Zamanın içinde savrulup giderken sadece sonsuzlukla lanetlenmiş bir ruhun açlığına ve kayıplarlayoğrulmuş bir kalbin sancısına sahip olabildi.
1984 yılında, New York’un kırsalında sessiz bir yaşam kurduğunda artık hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanıyordu. Ta ki Leo’yla tanışana dek. Zayıf, kırılgan ama büyüleyici bir yeteneğe sahip bu küçük çocuk, Anna’nın buz tutmuş kalbinde bir kıvılcım yaktı. Ancak Anna, içindeki karanlık günden güne büyürken ölümle yaşam arasında son bir seçim yapmak zorunda kalacaktı. Peki, bir ölümsüz için hâlâ yeni başlangıçlara adım atmanın imkânı var mıydı? Artık Anna için dünyanın karmaşası ve varoluşun zincirleri, her zamankinden daha ağır ve sarsıcıydı. Üstelik bu sefer yalnızca kendi kaderini değil, bir başkasınınkini de avuçlarının arasında taşımak zorundaydı.
“Zamanın ötesinde bir kurgu ve mükemmel karakter gelişimi. Anne Rice’ın Vampirle Görüşme ve V. E. Schwab’ın Addie LaRue’nün Görünmez Hayatı hayranları için harika bir seçim.”
—LIBRARY JOURNAL